20 Ağustos 2013 Salı

Ahmedi Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk hekimi, bilgini ve şairi (Uşak 1334'e doğru-Amasya 1413). Mısır'da Şeyh Ekmelettin'den ders alan Ahmedi (asıl adı Tacettin İbrahim Bin Hızır'dır.), dinbilim, pozitif bilimler ve hekimlik öğrenimi gördü. Germiyanoğlu Süleyman Şah, Yıldırım Bayezit, Timurlenk, Süleyman Çelebi, Emir Sultan ve Çelebi Mehmet'in hizmetinde çalıştı.
   Ölçülü, titiz bir çalışmanın ürünleri olan şiirlerinde Yunus, Aşık Paşa ve Firdevsi'nin etkisi görülen Ahmedi'nin, İskendername (1390) adlı mesnevisi, ansiklopedik bilgilerle donatılmış ve sonuna Osmanlı tarihiyle ilgili bir bölüm eklenmiştir; bu bölüm ilk Osmanlı vakayınamesi sayılabilir. Mirhad ül-Edeb adlı yapıtıysa Farsça yazılmış manzum bir sözlük çalışmasıdır.
   Diğer Yapıtları(Eserleri): Divan, Cemşid-ü Hurşid (mesnevi, 1975'te basıldı), Tervih ül-Ervah (tıpla ilgili mesnevi), Bedayi üs-Sihr fi Sanayi üş-Şi'r.

Aşık Paşa Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi (Kırşehir 1272-ay.y. 1333). Yaşamı üstüne bilgiler çeşitli menkıbelere dayanan Aşık Paşa'nın (asıl adı Ali'dir.) Horasanlı Baba İlgyas'ın soyundan geldiği, Baba Muhlis'in oğlu olduğu bilinmektedir. Sefir olarak Mısır'a gittiği, Esir Çoban'ın oğlu Timurtaş'ın vezirliğini yaptığı onun düzenlediği ayaklanmanın başarısızlığa uğraması üstüne gene Mısır'a kaçtığı ve hapsedildiği, dönüşünde Kırşehir'de hastalanarak öldüğü söylentileriyse pek doğrulanamamaktadır. Bununla birlikte, çağının siyasal hareketlerine karıştığı, Kırşehir'de kurduğu (babasının ya da kendisinin) bir zaviyede sünni inançlara uygun bir mutasavvıf olarak düşüncelerini yaymaya çalıştığı kesindir.
   Aşık Paşa'nın güçlü bir şair olduğu söylenemezse de, Türkçe'nin gücünü kavramış olması, ulusal dile dayanan bir edebiyatı yaratmaya çalışması, ona edebiyat tarihinde önemlice bir yer ayrılmasını gerektirir. Düşüncelerinin halk tarafından anlaşılması ve yayılmayı kaygısıyla şiirlerini Türkçe yazmış, öğretici olma istediğini ön planda tutmuştur.
   Başlıca Yapıtları: Garibname, Fakrname, Vasf-ı Hal, Hikaye (mesnevi), Kimya Risalesi (mesnevi).

Süleyman Çelebi Kimdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi (bursa 1351'e d.-ay.y. 1422). Yaşamı konusunda yeterli bilgi bulunmayan Süleyman Çelebi'nin Orhan Gazi Döneminin leri gelen bilginlerinden Şeyh Mahmut'un tor
unu olduğu bilinir. Öğrenimi konusunda kaynaklarda bilgiye rastlanmazsa da, yapıtı ve bulunduğu görevler, iyi bir dinsel öğrenimden geçtiğini gösterir. Yıldırım Bayezit'in, Divanı Hümayun imamlığını yapmış, Emir Buhari'nin tavsiyesiyle, 1400'de yapımı biten Ulu Cami'nin imamlığına getirilmiştir. Mezarı Bursa'da, Çekirge yolu üstündedir.

   Süleyman Çelebi'nin Tek yapıtı Vesilet ün-Necatadlı mesnevisidir. Mevlit (ya da Mevlut) adıyla bilinen bu yapıt, sonraki yüzlerce benzeri arasından günümüze kadar gelmiştir ve hala okunmaktadır.

Gülşehri Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk mutasavvasıfı ve şairi (XIV. yy). Yaşama konusunda bilgi bulunmayan Gül şehri'nin, Kırşehirli olduğu ya da Sultan Velet tarafından mevleviliği yaymak için Kırşehir'e gönderildiği, iki yapıtından birini 1301'de yazdığı, ikincisini 1317'de tamamladığını bilinmektedir.
   Kendisini Mevlana'nın ve Sultan Velet'in izleyicisi olarak gösteren Gülşehri, Şiirlerinde aruzu kullanmakla birlik, bilinçli bir Türkçe'ci kimliğiyle, Arapça ve Farsça'dan kaçmıştır. Tasavvuf düşüncelerini yaymaya çalışan ve öğretici ürünler veren bir sanatçı olmakla birlikte, mesnevisi gerçek bir sanatçı kişiliği taşıdığını göstermektedir.
   Başlıca Yapıtları(Eserleri): Felekname (tasavvufla ilgili manzum yapıt), Mantık ut-Tayr (Attar'ın ünlü yapıtının çevirisi), Aruz Risalesi.

Namık Kemal Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ve yazarı (Tekirdağ 1840-Sakız 1888). Müneccimbaşı Mustafa Asım Bey'in oğlu olan, dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında büyüyen Namık Kemal (asıl adı Mehmet Kemal'dir), onunla birlikte Anadolu ve Rumeli'de, Sofya'da bulundu. Özel dersler alarak yetiştirilip, İstanbul'a döndükten (1857) sonra, Tercüme Odası'na girdi. Şinasi'yele yakınlık kurarak Tasvir-i Efkar'da yazmaya başladı (1863). Şinasi Paris'e kaçınca (1865) da gazetenin yayınını sürdürüp, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne üye oldu. Siyasal yazıları yasaklayan sadaret buyruğunun yayınlanmasından sonra Erzurum vali yardımcılığına atanarak İstanbul'dan uzaklaştırılmak istenince, Mustafa Fazıl Paşa2nın çağrısına uyarak Paris'e kaçtı (1867). Londra'da Ziya Paşa'yla birlikte Hürriyet gazetesini çıkardı (1868). Yeni Osmanlılar arasındaki anlaşmazlıklar büyüyünce Hürriyet'ten ayrılıp, Zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın yazısı üstüne İstanbul'a dönerek (1870), Ebüzziya Tevfik'le birlikte İbret gazetesini yayınlamaya başladı (1872). "Garaz Maraz"dır başlıklı yazısından ötürü gazete kapatılarak Gelibolu mutasarrıflığına atanıp, dört ay sonra dönünce, İbret'te yazmayı sürdürdü. Vatan Yahut Silistre piyesinin oynandığı gece (1 Nisan 1913) gördüğü büyük ilginin anlatıldığı bir yazısının İbret'te yayınlanması üstüne, hükümetin bu tür yazılar yayınlanmaması konusundaki uyarısına yeni bir yazısıyla yanıt verince, gazete süresiz kapatılarak (1873), Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Rodos'a, Namık Kemal de Magosa'ya sürüldü.


   Murat V'in tahta geçmesiyle çıkarılan aftan yararlanarak İstanbul'a dönen (1876) Namık Kemal, Devlet Şurası üyeliğine getirilip, Kanunu Esasi'nin hazırlanmasında görev aldı. Kanunu Esasi'nin Abdülhamit II tarafından onaylanmasından kısa süre sonra, asayişi bozan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanarak (1877) yargılandı ve Midilli'ye sürüldü. Bir daha İstanbul'a dönemeyip, Midilli (1879), Rodos (1884), Sakız görevinde öldü. Ölümünden sonra, vasiyeti uyarınca cenazesi Gelibolu'da Bolayır'a aktarıldı.
   Tanzimat döneminin en önemli düşünce ve sanat adamlarından Namık Kemal, önceleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni gibi şairlerin etkisiyle divan edebiyatı geleneğini sürdüren şiirleri yazmış, Şinasi'yle tanıştıktan ve Avrupa'ya gittikten sonraysa, Batı etkisindeki yeni edebiyatın gelişmesi, yayılması uğrunda çalışmış, Bahar-ı Daniş, Celalettin Harzemşah, İntibah adlı yapıtlarına yazdığı önsözlerde ve eşeltiri yapıtlarında eski edebiyata karşı çıkmıştır. "Vatan, millet, hürriyet" gibi o dönemde yeni sayılan kavramlar çevresinde bir düşünce şiirini amaç almakla birlikte, gerek dil, gerek biçim olarak eski şiirin etkisinden kurtulamamıştır.
   Sanatın Halkı eğitmek için bir araç olduğunu, toplumsal yarar sağlaması gerektiğini savunarak, özellikle eleştiri, makale, oyun, roman türlerinde verdiği yapıtlarla halkın çıkarlarını koruyacak bir meşrutiyet yönetiminin kurulmasını amaç alan Namık Kemal, Sanatın gerçeğe ve doğaya uymasının gerekliliği üstünde durmuş olmakla birlikte, oyunlarında ve romanlarında romantizmin etkisinden sıyrılamamıştır. Dilde yalınlaşmayı, konuşma dilinin kullanılmasını savunurken de oyunları dışında süslü, ağır bir dille yazmıştır. Bütün Tanzimat aydınlarında görülen bu ikilik bir yana, edebiyatın yenileşmesi yolunda verdiği savaşımla döneminin en etkin, kendinden sonraki kuşağı da etkileyen sanatçısıdır. Şiirleri (Namık kemal'in Hususi Mektupları, 4 cilt, 1967- 1969) kitap olarak yayınlanmış, yapıtlarının aşağı yukarı tümü günümüz Türkçe'sine aktarılmıştır.
   Romanları: İntibah (1876), Cezmi (1880).
   Oyunları: Vatan yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1873), Akif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celalettin Harzemşah (1885), Renan Müdafaanamesi (1908), vb.
   Tarih Yapıtları: Evrak-ı Perişan (ünlü hükümdarların yaşamları, 1872) Osmanlı Tarihi (1888; yeni basımı 3 cilt, 1971- 1974), Büyük İslam Tarihi (1975'te basıldı).

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Şeyh Galip Kimdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ( İstanbul 1757- ay.y. 1799). Mevlevi tarikatından Mustafa Reşit Bey'in oğlu olan Şeyh Galip (asıl adı Mehmet'tir; Galip Dede de denir), babasından Farsça öğrendikten sonra, mevlevi şairi Neşet'ten ders alıp, Mevlevi tarikatı içinde öğrenimini geliştirdi. Önce Esat, sonra Galip mahlaslarıyla şiirler yazıp, Konya'da Mevlana dergahında başladığı çilesini, İstanbul Yenikapı mevlevihanesinde tamamlayarak (1787), Galata mevlevihanesi şeyhliğine getirildi (1791). Selim III'ün yakın dostluğunu kazanarak, sarayda yapılan söyleşilere katıldı.
   Divan şiirinin tasavvuf alanında son büyük şairi olan Şeyh Galip, aşağı yukarı bütün türlerde yazdığı şiirlerinde, üslupçu bir anlayışla, simgelerle ve mazmunlarla yüklü bir şiir dili kullanarak, sebk-i hindi denilen simgeci ve kapalı şiir anlayışının başlıca temsilciliğini yapmıştır. Hüsn ü Aşk (1783, 1968'de yaniden basıldı) adlı mesnevisi ilk bakışta bir genç kızla bir delikanlının aşkını anlatan bir yapıt olmasına karşılık, aslında şair bu yapıtında, mecazi olarak tanrıya varmak için çekilen çilelerin insan istemini güçlendireceğini, böylece insanın tanrının özünü anlayabilecek yeteneği kazanacağını vurgulamak istemiştir. Öbür yapıtları arasında Divan (Mısır, 1836; 1971'de Abdülbaki Gölpınarlı tarafından yeni basımı yapıldı); Şerh-i Cezire-i Mesnevi, vb. sayılabilir.

Şinasi Kimdir ? Eserleri Nelerdir ?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ve yazarı (İstanbul 1824-1827 arası- ay.y. 1871). Tophane Müşirliği Mektubi Kalemi'nde çalışırken Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenen Şinasi (tam adı İbrahim Şinasi), devlet tarafından Paris'e gönderilerek (1849) maliye, matematik, toplum bilimleri, tarih alanlarında çalışmalar yaptı. Yurda dönünce (1854) Meclisi Maarif üyeliğine atanıp (1855), Tercüman-ı Ahval (Agah Efendi'le, 1860), Tasvir-i Efkar (1862) gazetelerini çıkardı. Devleti eleştirdiği gerekçesiyle görevine son verilip (1863), gazetesine Namık Kemal'e bırakarak Paris'e gittiyse (1865) Paris'teki Jön Türkler'in siyasal etkinliklerine katılmayıp, sözlü çalışmaları yaptı. İstanbul'a dönünce (1869) bir basımevi açıp, kendi yapıtlarının basımına girişti.
   Batı edebiyatı yolunda ilk örnekleri veren, Batı edebiyatı türlerini tanıtan Şinasi, Türkiye'de yeni edebiyatın kurucusudur. Batı şiirini tanıtmak amacıyla Fransız şairlerinden çeviriler yapmış, eski nazım biçimleriyle yeni düşüncelerini dile getirmiş, öz ve biçim bakımından bütünüyle yeni şiirler de yazmış, şiirinin belirli bir düşünce çevresinde gelişmesini amaç alarak, konu birliğine de önem vermiştir. Düzyazıdaysa, halkın anlayacağı bir dille yazmak gerektiğini savunmuş, kısa, yalın, anlaşılır düşünce cümlesini geliştirmiş, Şair Evlenmesi'yle Batı  tekniğine uygun tiyatronun ilk örneğini vermiş, konuşma dilini başarıyla kullanmıştır. Şiirde yaptığı yeniliklere karşın öğreticiliğin getirdiği kuruluktan, söyleyiş kusurlarından kurtulamadığından, özellikle düzyazı akımında öncü sayılmaktadır.
   Başlıca Yapıtları(Eserleri): Tercüme-i Manzume (şiir çevirileri, 1859; yeni basımı 1960). Şair Evlenmesi (tek perdeli komedi, 1860; yeni basımı 1959), Müntahabat-ı Eş'ar )şiirlerinden seçmeler, 1862; yeni basımı 1945), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (atasözleri, 1863), Makaleler (1960'ta basıldı).