20 Ağustos 2013 Salı

Süleyman Çelebi Kimdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi (bursa 1351'e d.-ay.y. 1422). Yaşamı konusunda yeterli bilgi bulunmayan Süleyman Çelebi'nin Orhan Gazi Döneminin leri gelen bilginlerinden Şeyh Mahmut'un tor
unu olduğu bilinir. Öğrenimi konusunda kaynaklarda bilgiye rastlanmazsa da, yapıtı ve bulunduğu görevler, iyi bir dinsel öğrenimden geçtiğini gösterir. Yıldırım Bayezit'in, Divanı Hümayun imamlığını yapmış, Emir Buhari'nin tavsiyesiyle, 1400'de yapımı biten Ulu Cami'nin imamlığına getirilmiştir. Mezarı Bursa'da, Çekirge yolu üstündedir.

   Süleyman Çelebi'nin Tek yapıtı Vesilet ün-Necatadlı mesnevisidir. Mevlit (ya da Mevlut) adıyla bilinen bu yapıt, sonraki yüzlerce benzeri arasından günümüze kadar gelmiştir ve hala okunmaktadır.

Gülşehri Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk mutasavvasıfı ve şairi (XIV. yy). Yaşama konusunda bilgi bulunmayan Gül şehri'nin, Kırşehirli olduğu ya da Sultan Velet tarafından mevleviliği yaymak için Kırşehir'e gönderildiği, iki yapıtından birini 1301'de yazdığı, ikincisini 1317'de tamamladığını bilinmektedir.
   Kendisini Mevlana'nın ve Sultan Velet'in izleyicisi olarak gösteren Gülşehri, Şiirlerinde aruzu kullanmakla birlik, bilinçli bir Türkçe'ci kimliğiyle, Arapça ve Farsça'dan kaçmıştır. Tasavvuf düşüncelerini yaymaya çalışan ve öğretici ürünler veren bir sanatçı olmakla birlikte, mesnevisi gerçek bir sanatçı kişiliği taşıdığını göstermektedir.
   Başlıca Yapıtları(Eserleri): Felekname (tasavvufla ilgili manzum yapıt), Mantık ut-Tayr (Attar'ın ünlü yapıtının çevirisi), Aruz Risalesi.

Namık Kemal Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ve yazarı (Tekirdağ 1840-Sakız 1888). Müneccimbaşı Mustafa Asım Bey'in oğlu olan, dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında büyüyen Namık Kemal (asıl adı Mehmet Kemal'dir), onunla birlikte Anadolu ve Rumeli'de, Sofya'da bulundu. Özel dersler alarak yetiştirilip, İstanbul'a döndükten (1857) sonra, Tercüme Odası'na girdi. Şinasi'yele yakınlık kurarak Tasvir-i Efkar'da yazmaya başladı (1863). Şinasi Paris'e kaçınca (1865) da gazetenin yayınını sürdürüp, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne üye oldu. Siyasal yazıları yasaklayan sadaret buyruğunun yayınlanmasından sonra Erzurum vali yardımcılığına atanarak İstanbul'dan uzaklaştırılmak istenince, Mustafa Fazıl Paşa2nın çağrısına uyarak Paris'e kaçtı (1867). Londra'da Ziya Paşa'yla birlikte Hürriyet gazetesini çıkardı (1868). Yeni Osmanlılar arasındaki anlaşmazlıklar büyüyünce Hürriyet'ten ayrılıp, Zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın yazısı üstüne İstanbul'a dönerek (1870), Ebüzziya Tevfik'le birlikte İbret gazetesini yayınlamaya başladı (1872). "Garaz Maraz"dır başlıklı yazısından ötürü gazete kapatılarak Gelibolu mutasarrıflığına atanıp, dört ay sonra dönünce, İbret'te yazmayı sürdürdü. Vatan Yahut Silistre piyesinin oynandığı gece (1 Nisan 1913) gördüğü büyük ilginin anlatıldığı bir yazısının İbret'te yayınlanması üstüne, hükümetin bu tür yazılar yayınlanmaması konusundaki uyarısına yeni bir yazısıyla yanıt verince, gazete süresiz kapatılarak (1873), Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Rodos'a, Namık Kemal de Magosa'ya sürüldü.


   Murat V'in tahta geçmesiyle çıkarılan aftan yararlanarak İstanbul'a dönen (1876) Namık Kemal, Devlet Şurası üyeliğine getirilip, Kanunu Esasi'nin hazırlanmasında görev aldı. Kanunu Esasi'nin Abdülhamit II tarafından onaylanmasından kısa süre sonra, asayişi bozan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanarak (1877) yargılandı ve Midilli'ye sürüldü. Bir daha İstanbul'a dönemeyip, Midilli (1879), Rodos (1884), Sakız görevinde öldü. Ölümünden sonra, vasiyeti uyarınca cenazesi Gelibolu'da Bolayır'a aktarıldı.
   Tanzimat döneminin en önemli düşünce ve sanat adamlarından Namık Kemal, önceleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni gibi şairlerin etkisiyle divan edebiyatı geleneğini sürdüren şiirleri yazmış, Şinasi'yle tanıştıktan ve Avrupa'ya gittikten sonraysa, Batı etkisindeki yeni edebiyatın gelişmesi, yayılması uğrunda çalışmış, Bahar-ı Daniş, Celalettin Harzemşah, İntibah adlı yapıtlarına yazdığı önsözlerde ve eşeltiri yapıtlarında eski edebiyata karşı çıkmıştır. "Vatan, millet, hürriyet" gibi o dönemde yeni sayılan kavramlar çevresinde bir düşünce şiirini amaç almakla birlikte, gerek dil, gerek biçim olarak eski şiirin etkisinden kurtulamamıştır.
   Sanatın Halkı eğitmek için bir araç olduğunu, toplumsal yarar sağlaması gerektiğini savunarak, özellikle eleştiri, makale, oyun, roman türlerinde verdiği yapıtlarla halkın çıkarlarını koruyacak bir meşrutiyet yönetiminin kurulmasını amaç alan Namık Kemal, Sanatın gerçeğe ve doğaya uymasının gerekliliği üstünde durmuş olmakla birlikte, oyunlarında ve romanlarında romantizmin etkisinden sıyrılamamıştır. Dilde yalınlaşmayı, konuşma dilinin kullanılmasını savunurken de oyunları dışında süslü, ağır bir dille yazmıştır. Bütün Tanzimat aydınlarında görülen bu ikilik bir yana, edebiyatın yenileşmesi yolunda verdiği savaşımla döneminin en etkin, kendinden sonraki kuşağı da etkileyen sanatçısıdır. Şiirleri (Namık kemal'in Hususi Mektupları, 4 cilt, 1967- 1969) kitap olarak yayınlanmış, yapıtlarının aşağı yukarı tümü günümüz Türkçe'sine aktarılmıştır.
   Romanları: İntibah (1876), Cezmi (1880).
   Oyunları: Vatan yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1873), Akif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celalettin Harzemşah (1885), Renan Müdafaanamesi (1908), vb.
   Tarih Yapıtları: Evrak-ı Perişan (ünlü hükümdarların yaşamları, 1872) Osmanlı Tarihi (1888; yeni basımı 3 cilt, 1971- 1974), Büyük İslam Tarihi (1975'te basıldı).

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Şeyh Galip Kimdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ( İstanbul 1757- ay.y. 1799). Mevlevi tarikatından Mustafa Reşit Bey'in oğlu olan Şeyh Galip (asıl adı Mehmet'tir; Galip Dede de denir), babasından Farsça öğrendikten sonra, mevlevi şairi Neşet'ten ders alıp, Mevlevi tarikatı içinde öğrenimini geliştirdi. Önce Esat, sonra Galip mahlaslarıyla şiirler yazıp, Konya'da Mevlana dergahında başladığı çilesini, İstanbul Yenikapı mevlevihanesinde tamamlayarak (1787), Galata mevlevihanesi şeyhliğine getirildi (1791). Selim III'ün yakın dostluğunu kazanarak, sarayda yapılan söyleşilere katıldı.
   Divan şiirinin tasavvuf alanında son büyük şairi olan Şeyh Galip, aşağı yukarı bütün türlerde yazdığı şiirlerinde, üslupçu bir anlayışla, simgelerle ve mazmunlarla yüklü bir şiir dili kullanarak, sebk-i hindi denilen simgeci ve kapalı şiir anlayışının başlıca temsilciliğini yapmıştır. Hüsn ü Aşk (1783, 1968'de yaniden basıldı) adlı mesnevisi ilk bakışta bir genç kızla bir delikanlının aşkını anlatan bir yapıt olmasına karşılık, aslında şair bu yapıtında, mecazi olarak tanrıya varmak için çekilen çilelerin insan istemini güçlendireceğini, böylece insanın tanrının özünü anlayabilecek yeteneği kazanacağını vurgulamak istemiştir. Öbür yapıtları arasında Divan (Mısır, 1836; 1971'de Abdülbaki Gölpınarlı tarafından yeni basımı yapıldı); Şerh-i Cezire-i Mesnevi, vb. sayılabilir.

Şinasi Kimdir ? Eserleri Nelerdir ?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi ve yazarı (İstanbul 1824-1827 arası- ay.y. 1871). Tophane Müşirliği Mektubi Kalemi'nde çalışırken Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenen Şinasi (tam adı İbrahim Şinasi), devlet tarafından Paris'e gönderilerek (1849) maliye, matematik, toplum bilimleri, tarih alanlarında çalışmalar yaptı. Yurda dönünce (1854) Meclisi Maarif üyeliğine atanıp (1855), Tercüman-ı Ahval (Agah Efendi'le, 1860), Tasvir-i Efkar (1862) gazetelerini çıkardı. Devleti eleştirdiği gerekçesiyle görevine son verilip (1863), gazetesine Namık Kemal'e bırakarak Paris'e gittiyse (1865) Paris'teki Jön Türkler'in siyasal etkinliklerine katılmayıp, sözlü çalışmaları yaptı. İstanbul'a dönünce (1869) bir basımevi açıp, kendi yapıtlarının basımına girişti.
   Batı edebiyatı yolunda ilk örnekleri veren, Batı edebiyatı türlerini tanıtan Şinasi, Türkiye'de yeni edebiyatın kurucusudur. Batı şiirini tanıtmak amacıyla Fransız şairlerinden çeviriler yapmış, eski nazım biçimleriyle yeni düşüncelerini dile getirmiş, öz ve biçim bakımından bütünüyle yeni şiirler de yazmış, şiirinin belirli bir düşünce çevresinde gelişmesini amaç alarak, konu birliğine de önem vermiştir. Düzyazıdaysa, halkın anlayacağı bir dille yazmak gerektiğini savunmuş, kısa, yalın, anlaşılır düşünce cümlesini geliştirmiş, Şair Evlenmesi'yle Batı  tekniğine uygun tiyatronun ilk örneğini vermiş, konuşma dilini başarıyla kullanmıştır. Şiirde yaptığı yeniliklere karşın öğreticiliğin getirdiği kuruluktan, söyleyiş kusurlarından kurtulamadığından, özellikle düzyazı akımında öncü sayılmaktadır.
   Başlıca Yapıtları(Eserleri): Tercüme-i Manzume (şiir çevirileri, 1859; yeni basımı 1960). Şair Evlenmesi (tek perdeli komedi, 1860; yeni basımı 1959), Müntahabat-ı Eş'ar )şiirlerinden seçmeler, 1862; yeni basımı 1945), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (atasözleri, 1863), Makaleler (1960'ta basıldı).

Şeyhi Kimdir? Eserleri Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi (Kütahya ?- ay.y. 1431 ?). Türkmen asıllı olduğu sanılan, Germiyanoğlu sarayına yakın bir ailenin çocuğu olan Şeyhi (asıl adı Yusuf Sinan'dır), Kütahya'da medrese öğrenimi gördükten sonra, İran'a giderek tasavvuf, tıp okudu. Dönüşünde Ankara'da Hacı Bayram'a bağlanıp, Germiyanoğlu beyi Yakup II'nin hekimliğine getirildi. Karaman seferi sırasında hastalanan Mehmet I'i tedavi edip (1415), özel Tokuzlu köyü kendisine tımar olarak verildi.
   Tasavvuf kültürü ile klasik İran şiirinin ortak özelliklerini ustaca birleştirerek divan edebiyatının gelişmesine katkıda bulunan Şeyhi, dili, imgeleri ve canlı betimlemeleriyle, çağının en büyük şairlerinden sayılmaktadır. Tokuzlu köyüne giderken tımarın eski sahiplerinin kendisine saldırmaları üstüne yazdığı, semiz bir öküzün boynuzlarına imrenen eşeğin başına gelenleri anlattığı Harname (1971'de basılmıştır.) adılı mesnevisi, gerek öykülemedki başarısıyla, gerek toplumsal yaşayış biçimini alaycı bir dille eleştiren içeriğiyle, Türk hiciv edebiyatının önemli yapıtlarındandır. Husrev ü Şirin (bilinen basımı 1963) adlı mesnevisi de benzerlerinin en iyisi sayılmaktadır. Attar'ın Habname'sini çevirdiği ve Neyname adlı bir mesnevisi daha bulunduğu bildirilmişse de, ele geçirilememiştir.
   Divan (tıpkıbasımı 1942'de Ali Nihat Tarlan tarafından yapılmıştır. Şeyhi Divanını Tetkik (1964'te basıldı).

Fuzuli Kimdir? Yapıtları Nelerdir?

aklindaki.blogspot.com
Türk şairi (Kerbela ya da Hille ?-Irak 1556). Yaşamı konusunda çok az bilgi bulunan Fuzuli'nin (asıl adı Mehmet'tir), Süleyman adlı bir Türkün oğlu olduğu bilinir.Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'ı alınca Geldi bur-i evliyaya Padişah-ı namdar (991) tarihini taşıyan dizenin bulunduğu kasideyi padişaha sunduğu ve günde 9 akçalık bir gelir bağlandığı, ama evkaf dairesindeki yolsuzluklar nedeniyle bu parayı da alamayarak, Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi'ye ünlü Şikayetname'yi yazdığı da bilinmektedir. Orduyla birlikte Bağdat fethine katılan Hayali, Taşlıcalı Yahya gibi o dönemin nlü şairleriyle tanışıp, dostluk kurduğu, Hille, Kerbela ve Bağdat çevresinde sıkıntılarla ve geçim zorluklarıyla dolu bir yaşam sürdüğü, "Diyar-ı Rumu gözet terk-i hak-i Bağdat et" demesine karşın Irak bölgesinden ayrılamadığı kendisinin verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır.
   Aşkının çeşidi ne olursa olsun, Fuzuli'nin şiirleriyle yarattığı dünya, hatta ünlü Leyla ve Mecnun mesnevisi, biraz da kendi öyküsüdür. Şiiri duygusal planda nasıl Mecnun ile Kerbela şehidi Hüseyin'e bağlanırsa, düşünce açısından da tasavvufla beslenir. Sıkıntı, acı, ayrılık, tokgözlülük, yoksulluk, gözyaşı, döğünme-ama bununla birlikte dünya nimetlerinden sıyrılma-düşüncesi şiirinin özünü oluşturur. Sarayda değil, toplumsal kargaşanın sürüp gittiği, iktisadi bir çöküntünün egemen olduğu Irak'ta yaşamış olması, mersiyelerindeki acı ve yakınmayı açıklayabilir. Ben sözcüğünün neredeyse  her beyitte karşımıza çıkması bireysel bir tavra büründüğünü göstermez. Tersine, Fuzuli'nin ben'i, ortak bir kaderin yansıdığı toplum psikolojisinin bileşkesidir. Şiirlerinde kendi perişanlığını yansıtmış olsa da, yüzyıllar ötesinden günümüze seslenebilmesi, genel anlamda insanı yanından yakaladığını gösterir.
   Başlıca Yapıtları(Eserleri): Türkçe Divan (1851, Abdülbaki Gölpınarlı tarafından 1961'de yayınlandı), Farsça Divan (Hasibe Mazıoğlu tarafından 1962'de yayınlandı), Arapça Divan (yazma nüshası Petersburg'dadır), Leyla ve Mecnun (mesnevi, N.H. Onan tarafından 1956'da yayınlandı., Hadikat üs-Süeda (Kerbela olayını konu alan ve manzum parçalar eklenmiş düzyazı yapı, 1869), Beng ü Bade (500 beyitlik Farsça mesnevi. Esrar ile şarap arasındaki tartışmayı konu alan bu simgesel yapıtın birçok yorumu yapılmış, bilimsel basımı Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından 1936'da gerçekleştirilmiştir), Heft Cam (Sakiname adıyla tanınır. Yedi bölümlük bu yapıtın her bölümünde, şair, bir müzik aracıyla tartışır), Hüsn ü Aşk (Sıhhat ve Maraz adıyla da bilinir. Bu Farsça düzyazı yapıtı, ilk kez 1856'da çevrilmiştir), Şikayetname, Tercüme-i Hadis-i Erbain (manzum 40 hadis çevirisi), Enis ül-Kalb (Farsça kaside; Farsça metin ve Türkçe çevirisiyle birlikte 1944'te basıldı), Türkçe Mektupları (Abdülkadir Karahan tarafından 1948'de yayınlandı).